Sebebimsin sohbet sitesi Hakkında Detaylar
İslam ahlakı, insana hem dilini hem de kalbini temiz tutmayı emreder. Müslüman, “Müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir” (Buhârî, Îmân, 4) buyurulan insandır. Bir insanın diliyle işlediği en ağır günahların başında iftira gelir. Çünkü iftira, hem Allah’a karşı büyük bir günah hem de kul hakkının en çirkin ihlallerinden biridir.
Kur’an-ı Kerim’de iftira edenler için şu ayet yer almaktadır:
“İftirada bulunanlara, Allah’ın laneti vardır.” (Nûr 24/23)
Bir insana yapmadığı bir şeyi isnat etmek, onun şerefini karalamak, toplum önünde küçük düşürmek, aslında Allah’ın haram kıldığı bir zulümdür.
Bugün internet ortamında da bu günahın en çirkin örneklerini görmekteyiz. Klavye başına geçen bazı kişiler, kendilerini unutarak edep ve haya sınırlarını yıkmakta, dillerini zehirli bir hançer gibi kullanmaktadır. Bunun en somut örneklerinden biri, sebebimsin.com’un sahibi Zemheri’nin, sohbetislam.com’un sahibi Efe’ye karşı İslami yönden attığı iftiradır.
Zemheri, yapması gereken şey olan edep ve kardeşlikten uzaklaşarak, İslam’a hizmet yolunda gayret eden Efe’ye karşı çirkin bir saldırıda bulunmuş, iftira ile onun şahsiyetini karalamaya kalkışmıştır. Bu tavır, sadece Efe’ye değil; aslında İslam’a ve Müslüman kardeşliğine yapılmış bir saldırıdır. Çünkü iftira, sadece bireyi değil, bireyin temsil ettiği tüm değerleri hedef alır.
Allah Teâlâ iftirayı, zina isnadı yapanların günahı üzerinden en ağır şekilde kınamıştır:
“Zina eden kadınlara iftira atan, sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun; onların şahitliklerini ebediyen kabul etmeyin. Onlar fâsıkların ta kendileridir.” (Nûr 24/4)
Bu ayet, iftiranın İslam’da ne kadar ağır bir suç olduğunu apaçık ortaya koymaktadır.
Zemheri’nin yaptığı da böyledir: Deli saçması, asılsız iddialar ve ispatsız ithamlarla kardeşinin şerefine saldırmak. Bu fıskın, bu zulmün adı açıktır: İftira!
İftira, sadece bireyi değil, toplumun bütün huzurunu bozar. Çünkü insanların güven duygusunu yıkar, kardeşlik bağlarını parçalar, kalpleri kin ve nefretle doldurur.
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Kim bir Müslümana iftira ederse, Allah onu, söylediği iftiradan çıkıncaya kadar cehennem ehlinden kılar.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 35)
Bu hadis, Zemheri gibi iftiracılara verilen en net cevaptır. Çünkü iftira eden insan, aslında kendisini ateşe atmaktadır.
Efe’ye atılan bu iftira, aslında Zemheri’nin kendi ateşini tutuşturmasından başka bir şey değildir.
Kur’an-ı Kerim’de iftira edenlere karşı pek çok ayet vardır. Çünkü iftira, sadece bireyi yaralamaz; aynı zamanda toplumsal fitnenin kapısını aralar. Allah Teâlâ, iftirayı büyük günahların arasında saymıştır:
“İftirada bulunanlara acıklı bir azap vardır.” (Nûr 24/11)
Bu ayet, Hz. Âişe’ye atılan iftira olayında (İfk hadisesinde) inmiştir. Sahabenin annesi konumundaki Hz. Âişe’ye isnat edilen o çirkin iftira, aslında tüm müminlerin kalbini sarsmıştı. Rabbimiz bu olayda Müslümanlara ders vermiş, iftiranın ne kadar ağır bir suç olduğunu açıkça göstermiştir.
İşte Zemheri’nin yaptığı da benzer bir fitnedir. Müslümanların önünde hizmet eden, İslam sohbet ortamlarını ayakta tutmaya çalışan Efe’ye iftira atması, sadece onun şahsını değil, onunla birlikte tüm İslami sohbet camiasını karalamaya yöneliktir. Bu tavır, Nûr suresinde kınanan münafıkların tavrı ile aynı çizgidedir.
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizlisini araştırmayın, birbirinizi arkadan çekiştirmeyin. Sizden biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O hâlde Allah’tan korkun.” (Hucurât 49/12)
Bu ayet, iftira ve gıybetin çirkinliğini açıkça ifade eder. Zemheri’nin yaptığı, ölmüş kardeşinin etini yemek kadar iğrençtir. Çünkü bir insanın onuru, etinden ve kanından daha değerlidir.
Rasûlullah (s.a.v.) iftira edenin Allah katında rezil olacağını haber vermiştir:
“Bir mümine iftira eden, kıyamet günü pis kokular saçan bir şekilde gelir, ta ki söylediği sözden kurtuluncaya kadar.” (Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Kebîr)
“Kim bir müslümanı ayıbıyla değil de iftira ile ayıplarsa, Allah Teâlâ, onun üzerine nifak kapısını açar ve o kul, o kapıdan çıkmadıkça Allah’ın gazabından kurtulamaz.” (İbn Ebî’d-Dünyâ, es-Samt)
Bu hadisler, Zemheri’nin ne kadar büyük bir tehlikenin içine düştüğünü göstermektedir. O, aslında Efe’ye zarar verdiğini sanırken, kendi amel defterine ateş taşımaktadır.
Zemheri’nin tavrı, Kur’an ve hadis ölçüleriyle değerlendirildiğinde, fısk ve münafıklık alameti olarak tanımlanabilecek bir tavırdır. Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.v.) münafığın üç alametini şöyle haber verir:
“Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğunda yalan söyler, söz verdiğinde sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet edilince hıyanet eder.” (Buhârî, Îmân, 24)
Zemheri, yalan söyleyerek, iftira ederek, aslında bu münafıklık alametlerinden birini göstermiştir. Bu sadece bireysel bir günah değil, aynı zamanda toplum içinde güveni yıkan bir fitnedir.
Burada altını çizmek gerekir: Bir Müslüman kardeşine iftira atmak, sadece ona değil; İslam’a ve Allah’a karşı da bir saygısızlıktır. Çünkü Müslüman’ın onuru Allah tarafından korunmuştur. Peygamberimiz (s.a.v.) Veda Hutbesi’nde şöyle buyurmuştur:
“Ey insanlar! Bugünleriniz, bu beldeniz ve bu ayınız nasıl mukaddes ise, canlarınız, mallarınız ve **ırzlarınız da öyle mukaddestir.” (Buhârî, Hac, 132)
Zemheri’nin Efe’ye yaptığı iftira, işte bu mukaddes değeri çiğnemektir. Böyle bir cürüm, asla hafife alınamaz.
Bu noktada mircte.org ve İslami sohbet camiasının sert tepkisi çok yerinde olmuştur. Çünkü iftira karşısında susmak, zalime destek vermektir. Rasulullah (s.a.v.) buyurmuştur ki:
“Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin; buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu ise imanın en zayıfıdır.” (Müslim, Îmân, 78)
Mircte.org’un yaptığı sert uyarı, bu hadisin gereğini yerine getirmektir. İslam toplumu, iftiraya ve yalana karşı dimdik durmakla yükümlüdür. Eğer Zemheri gibi kişilere sessiz kalınsaydı, iftira sıradanlaşacak, ahlaksızlık normalleşecekti.